Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Antalya Türkü Sözleri

TÜRKÜLER
Halk Edebiyatının yaygın bir türü de sözlü ve yazılı edebiyatımızdaki türkülerdir. Türklere göre özel ezgi anlamına gelen türküler, genellikle herkesin anlayabileceği bir dille, hece vezni ile yazılıp söylenmektedir. Türküler, "uzun hava" ve "kırık hava" olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Usul ile çalınmayan, her türkücünün isteğine bağlı; belirli bir şekil göstermeyen ezgiler "uzun hava" adını almaktadır. Ölçüsü ve ritmi belli ezgiler ise "kırık hava" içinde tanımlanmaktadır.

ANTALYA TÜRKÜLERİ

OSMAN'IMIN TESBİHİ
Osman'ımın tesbihi var da mercandan
Irakılar içilsin kızlar meze versin agam da gerdandan

Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de baygın Osman'ım
Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de yangın Osman'ım

Osman'ım da iner gelir de karşıdan
Ellerim bağlı geçmem diyor agam da çarşıdan

Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de baygın Osman'ım
Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de yangın Osman'ım

Osman'ım da iner gelir inişten
Her yanları görünmüyor agam da Gümüşten

Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de baygın Osman'ım
Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de yangın Osman'ım

Dinlemek İçin; Osmanım'ın Tesbihi

KALKAN İLE KAPITAŞ' IN ARASI
Kalkan ile Kapıtaş' ın arası
Yol mu bulamadı dağlar arası
Halil'im düşmüş de elde çapası

Halil' im Halil' im garip Halil' im
Yar başından düşmüş ölmüş Halil'im

Halil'ime kement bağlayamadım
Halil'im düşmüş de toplayamadım
Her yanları ganlı paklayamadım

Halil' im Halil' im garip Halil' im
Yar başından düşmüş ölmüş Halil'im

Adı taş üstüne yazılı kaldı
Curası duvarda asılı kaldı
Horüsü ardında yasılı kaldı

Halil' im Halil' im garip Halil' im
Yar başından düşmüş ölmüş Halil'im

Dinlemek İçin; Kalkan İle Kapıtaş'ın Arası

AL DEVESİ MOR KÖŞEKLİ
Al devesi mor köşekli
Emmim oğlu bol döşekli
Sürüp gider yaylasına
Nazlı gelir bel kuşaklı

Sürüp gider yaylasına
Kilim sermiş kayasına
Az verdim de çok yalvardım
Ben bu kızın anasına

Yine ak yokuşu duman bürüdü
Tekeli'nin zeybekleri yürüdü
Yüreğimde yağ kalmadı eridi
Coşkun efem kalelerin yıkılsın
Coşkun efem arpa buğday ekilsin

Yüksek minareden attım ben bir taş
Ne anam var ne babam var ne gardaş
Keskin bıçak oldu bana arkadaş
Dalgın uykulardan uyanamadım
Sitemli sözlere dayanamadım

Dinlemek İçin; Al Devesi Mor Köşekli

BİR KİLO KESTANEYİ ALDIM ELLİYE
Bir kilo kestaneyi aldım elliye
Kabuğunu soydurdum esmer benliye
Esmer bana küsmüş aldattım diye

Kestanem aman, kestanem aman, kestanem aman

Kestaneyi kavurdum soba üstünde
Kabuğunu soydurdum sofa üstünde
Sen kaybettim esmerim bana küstün de

Kestanem aman, kestanem aman, kestanem aman

kestaneyi kavurdum arabalarda
Kabuğunu kuruttum darabalarda
Benim sevdiceğim yok aralarında

Kestanem aman, kestanem aman, kestanem aman

Dinlemek İçin; Bir Kilo Kestaneyi Aldım Elliye

DERELERDE OLUR
Derelerde olur çamlı söğüdü
Anam babam yoktur versin öğüdü
Kıyman ağabeyler böyle yiğidi
Açılın gapılar dosta gidelim

Bölük bölük olmuş dostun elleri
Aşıp aşıp gider çamlı belleri dost
Bize de garşı çıkar dost bülbülleri
Açılın gapılar dosta gidelim

Uzaktır yolumuz pastır gümandır
Kolum zencir sıkmış halim yamandır dost
Bizim çektiğimiz ikrar imandır
Açılın gapılar dosta gidelim

Güzel dedem çıkmış ulu köşküne
Can boyanır anberine miskine dost
Seni beni yaradanın aşkına
Açılın gapılar dosta gidelim

Söyle Pir Sultanım yanıp tütüyor
Aşk hançeri ol sineme batıyor
Gönlüm güzel dosta gülbank çekiyor
Açılın gapılar dosta gidelim

Dinlemek İçin; Derelerde Olur

TESTİ DOLDURDUM ÇAYDAN
Testi doldurdum çaydan
Gülü de kopardım daldan, aman aman
Bir goncaya vuruldum
O gonca bilmez halden

Arabacı yol ver geçelim
Gazinocu doldur içelim a canım da
Doldur içelim
Arabacı yol ver geçelim

Ev su yolu, su yolu
Gider boş, gelir dolu, aman aman
Testi kulpun kırılsın
Yoruldu yarin kolu, kaderim benim

Arabacı yol ver geçelim
Gazinocu doldur içelim a canım da
Doldur içelim
Arabacı yol ver geçelim

Dinlemek İçin; Testi Doldurdum Çaydan

ÇEKEMEDİM AKÇA KIZIN GÖÇÜNÜ
Hey hey
Çekemedim akça kızın göçünü, of göçünü
Sırma saçlar bırak döğsün döşünü
Gülüver de görem mercan dişini

Yol ver bana Çıbık Beli geçeyim, a kız geçeyim

Hey hey
Yaylaların yeli soğuk esmez mi
Sevdiğim de rüyalara girmez mi, a kız girmez mi
Girmesen de gönül sana küsmez mi, of küsmez mi

Dinlemek İçin; Çekemedim Akça Kızın Göçünü

A KIZIM SANA
A kızım sana potin alayım mı

Al babacığım al, potinimi alayım
Ayağıma giyeyim, ben ablama gideyim

Şura şuralarıma bura buralarıma
İlle de şuralara hoş yakışır

A kızım sana fistan alayım mı?

Al babacığım al, fistanımı alayım
Üzerime giyeyim, ben ablama gideyim

Şura şuralarıma bura buralarıma
İlle de şuralara hoş yakışır

A kızım sana göynek alayım mı?

Al babacığım al, göyneğimi alayım
Üzerime giyeyim, ben ablama gideyim

Şura şuralarıma bura buralarıma
İlle de şuralara hoş yakışır

Dinlemek İçin; A Kızım Sana

ALYAZMA (ÇAY BENİM ÇEŞME BENİM)
(Korkuteli) Fahrettin Çelik'ten
Çay benim çeşme benim
Aman derdimi deşme benim.
Hakikatli yar isen,
Aman önemden geçme benim.
Alyazmam dalda kaldı
Aman gözlerim yolda kaldı
Yıkılası meyhane
Aman sarhoşum nerde kaldı

Dinlemek için; Çay Benim Çeşme Benim

DAM BAŞINA ÇIKSAM
Dam başına çıksam saçım aman yellenir
Beyaz urba giysem üstüme kirlenir
El oğluyla gezsem ismim aman söylenir

Var git oğlan var git ben sana varmam
Annenden babandan intizar almam

Dam başına çıksam baksam aman ovaya
Kurban olam seni doğran anaya
Mevlam kısmet etmez sana aman varmaya

Var git oğlan var git ben sana varmam
Annenden babandan intizar almam

Dinlemek İçin; Dam Başına Çıksam

DİNAR YOLU
Dinar yolu gide gele aşındı (Efeler aşındı)
Hediyeler çevre de çevre taşındı (Aman aman taşındı)
Benim de yarim gurbet elde düşündü (Efeler düşündü)

Yazmaz olsun karayazı yazanlar aman
Yar bulamasın aramızı bozanlar aman

Hücüremin anahtarı gümüşten (Efeler gümüşten)
Vallah billah haberim yok bu işten (Aman aman, bu işten)
Benim de yarim şimdi gelir cümbüşten (Efeler cümbüşten)

Yazmaz olsun karayazı yazanlar aman
Yar bulamasın aramızı bozanlar aman

Dinlemek İçin; Dinar Yolu

ANTALYA'NIN MOR ÜZÜMÜ
Antalya'nın mor üzümü
Severler boyu uzunu
İmamın küçük kızını
Sarsam ne zaman, ne zaman
Sersem ne zaman, ne zaman
Saran kollar yorulur mu bir zaman
Seren kollar yorulur mu bir zaman

Antalya'nın kuyuları
Çayır çimen kıyıları
Ardan gelir dayıları
Sarsam ne zaman, ne zaman
Sersem ne zaman ne zaman
Saran kollar yorulur mu bir zaman
Seren kollar yorulur mu bir zaman
Antalya'nın altı bakır
Atlar gelir şakır şakır
Serdiğimin gözü çakır
Sarsam ne zaman, ne zaman
Sersem ne zaman, ne zaman
Saran kollar yorulur mu bir zaman
Seven kollar yorulur mu bir zaman (Korkuteli)

BAK KARŞIDAN YAR GELİYOR
(Elmalı) Mehmet Görgülü'den

Bak karşıdan yar geliyor
Sırmalı camedan dar geliyor
Sevip sevip ayrılması
Ah, küçük hanımım zor geliyor.
Kavuştak
Ah, küçük hanımım içmemeliymiş,
Rakıyı da şaraba katmamalıymış
Sarhoşlarla gezmemeliymiş.
Elmalı'nın kestanesi,
Okka da basıyor beş tanesi,
Anasının bir tanesi
Kavuştak

ŞU MAŞAD'IN KIZLARI (KARA GÖZLÜM TÜRKÜSÜ)
Bu türkü Akseki'ye aittir. Eskiden Akseki ilçemizin Maşad adında bir mahallesi varmış. Türkü bu mahallede bulunan kömür gözlü kızlar üzerine yakılmış. Ozanı bilinmiyor. Maşad mahallesi sonradan yanmış, ama türküsü hala dillerde dolaşıyor:
(Akseki/Emiraşıklar Köyü) M. SARISÖZEN

Şu Maşad'in kızları
Baygın bakar gözleri
Gözlerine bakarken
Kaybettim öküzleri

Böyle m'olur asmaların direği
Bir oğlunu edemedin güveyi
Entarisi beyazlı
Geliyor nazlı nazlı
Bakmayın çalımına
Evinin üstü sazlı

Nerelisin kömür gözlü nereli
Verem oldum sana gönül vereli
Ocak başı, düz başı
Ben istemem yüzbaşı

Olursa paşa olsun
Dosta düşmana karşı
Böyle m'olur asmaların direği
Bir oğlunu edemedin güveyi

AVŞAR BEYLERİ
(Korkuteli)
Adını sevdiğim Avşar Beyleri,
Bize de bir vezirlik yakışır durur.
Topla dizgini de tanıt kendini,
Karşıda düşmanların dizilmiş bakışıp durur.
Sızılar mı girmiş kıratımın dizine?
Benden selam olsun da şu Avşarın kızına.
Yüzbin sene de az geliyor gün yüzüne
Yüz bin sene de az geliyor gün yüzüne

AVŞAR AĞZI
Eser eser de sabah yeli kesilmez,
Güzellerin kem sözüne küsülmez,
Güzel sevmeyinen yiğit asılmaz.
Severim güzeli korkmam ölümden.

Ne bakarsın Urum kızı kuleden.
At kendini kurtar beni beladan.
Seni güzel, beni çirkin yaradan,
O Tanrı'nın kulu ben değil miyim?

CEVAT UYANIK'tan BİR TÜRKÜ:
ANTALYA'M

Antalya'nın çevresinde.
Meyveleri bahçesinde;
Yasemenler kokuyor,
Antalya'nın nefesinde
Haydi Ağam Antalya'm
Ben sensiz nasıl yapam?
Konyaaltı'nda deniz derin
Yaylaların pek de serin.
Sanki benim sevgilimsin,
İste sana canım verem

Haydi Ağam Antalya'm
Ben sensiz nasıl yapam?
Beydağı'nda kar ben olsam,
Hevenginde nar ben olsam.
Seni seven çoktur ama
Gönlündeki yar ben olsam
Haydi Ağam Antalya'm
Ben sensiz nasıl yapam?

GÖKTE YILDIZ YÜZ ALTMIŞ
(Antalya) Zeki Yantaç'dan

Gökte yıldız yüzaltmış
Mevlâm neler yaratmış
Anasını çerden çöpten,
Kızını hur-i melek yaratmış

Gökte yıldız ellidir
Ellisi de bellidir
Küçükten yar sevenin
Gözlerinden bellidir.

Gökte yıldız sayılmaz
Çiğ yumurta soyulmaz
Yari güzel olanın
Yüreğinde yağ olmaz

ÇAYBAŞINA BOSTAN EKTİM, YAYILDI
(Antalya) Hilmi Çivi'den

Çaybaşına bostan aman aman
Ektim, yayıldı
Efebaşı bir bıçakta bayıldı
Gitme dedim, aman aman.
Yar boynuma sarıldı.
İnme durnam inme.
Susuz, selsiz çöllere;
Kavuştak
Ben ölürsem, yarım,
Meyil verme bidenem de, ellere
İstanbul'a aman aman
Cura yazdım, saz geldi
Telli potin aman aman
Kar bileğe dar geldi.
Sevip sevip aman aman,
Ayrılması zor geldi.
Kavuştak
 
BUGÜN HAVA PUSARIK
(Korkuteli) Fahrettin Çelik'ten

Bugün hava pusarık aman,
Neden, niçin pusarık?
Eğil bir yol öpeyim.
Haydi belki yolda susarık
Haydi bas, bas gidelim.
Gidelim, yavaş yavaş gidelim
Kavuştak
Arabaya taş koydum.
Haydi ben bu yola baş koydum.
Seni gelecek diye aman
Sol yanımı boş koydum.
Kavuştak

AKSÜNNE TÜRKÜSÜ
Türkünün Hikâyesi : 1950 yıllarında Gazipaşa Gevenes köyünden Eşkıya Hasan adıyla tanınan Hasan Kaya komşu Sünne (Akoluk) Köyü'nden Durdu isminde bir kıza aşık olur. İki köy birbirine yakın komşudur. Eşkıya Hasan, davar otlatırken bu türküyü yakar. Tek taraflı bu aşkın türküsü kısa zamanda çevrede yayılır. Bugün türkü anonim bir halde tüm Gazipaşa çevresinde, Anamur'un kuzeyine ve batısına düşen köylerinde yaygın şekilde söylenmektedir.
Kaynak: Ahmet Şen. 1948 Gazipaşa Gevenes Köyü doğumlu. Hikâyesini köyündeki kişilerden öğrenmiş.
(Gazipaşa) Ahmet ŞEN

Aksünne'ye giderken de
Yolda bayram ederken
Ben Durdu'ya vurgun oldum;
Koyun, kuzu güderken.
Aksünne'nin gedikleri
Gökcevizdir yedikleri
Hiç aklımdan çıkmıyor da
Durdu'canın dedikleri.

Gevenestir köyümüz de.
Taştan akar suyumuz
Sevip, sevip bırakmaktır,
Deyil bizim huyumuz.

TESTİ DOLDURDUM ÇAYDAN
(Antalya) Zeki YANTAÇ

Testi doldurdum çaydan
Gülü kopardım daldan
Bir goncaya vuruldum
O gonca bilmez haldan
Kaderim benim
Arabacı yol ver geçelim
Meyhaneci doldur içelim)
(Kavuştak)

Ey su yolu su yolu,
Gider boş, gelir dolu;
Testi kulpun kırılsın.
İncinmesin yar kolu
Kaderim benim
(Kavuştak)

ALİM TÜRKÜSÜ
Ali adlı bir delikanlı bir kıza âşık olur. Oğlanın anası ve babası durumu anlayıp kızı istetirler. Kız tarafı evet deyince düğün dernek kurulur. Ali gerdeğe girdiği sırada kızın onunla evlenmesine karşı olan amcaoğulları pencereden ateş edip Ali'yi vururlar. Ali'nin gerdek odasında ölmesi üzerine, yeni gelin şu türküyü yakar:

Gökte yıldız beşyüzelli.
Elim kına, yüzüm telli
Gelin oldum nerden belli?
Uyan Ali'm sabah oldu.
Anam evi sebep oldu.

Ali'min bindiği atlar.
Sağdıcım kapıda bekler.
Düşmanların gülecekler
Uyan Ali'm sabah oldu.
Anam evi sebep oldu.

Gökte yıldız sayılır mı?
Çiğ yumurta soyulur mu?
Ali'lere doyulur mu?
Uyan Ali'm sabah oldu.
Anam evi sebep oldu.

BİR TAŞ ATTIM ARABAYA
Akseki
Bir taş attım dar abaya tık dedi
Bir kız çıktı annem evde yok dedi,
İnanmazsan çık yukarı bak dedi.

Nakarat;

Ölüm ver Allahım ayrılık verme
Gız seni seviyom da ellere deme
Galkar galkar darabaya avrulur
Siyah saçlar al yanağına devrülür
Seni saran yanar yanar gavrulur.

Nakarat;

SERENLER
Ey serenler serenler, of yar serenler
Ben gidiyorum, mamur kalsın viranlar
Ahret hakkın helal eyle yarenler
Parlaya parlaya doğar sabah yıldızı

Salına salına gelir Çakır'ın kızı.
Senin gidi oyunbaz
Cilvesine doyulmaz
Sızdırılmış bal gibi
Yemesine doyulmaz.

BAHÇEMİZİN GÜLLERİ
(Akseki) Mustafa Salman

Bahçemizin gülleri (hop de güzelim)
Al menevşe gözleri
Yaktı beni kül etti (hop de güzelim)
Mendili aldım kırkbeşe (hop de güzelim)
Yudum, serdim güneşe
Senin yârin gül ise Benim ki de menevişe
Evleri çukur - mukur
Çuvallık dokur - mokur
Sadıcım düğün yapıyor
Bizi de okur - mokur

SİNANOĞLU ZEYBEĞİ
(Elmalı) Nadir Özgüven
Akçeşmeden sular içtim kanamadım hey
Sekiz de dokuz yerimden kurşunda yedim ölmedim hey
Sinanoğlu inip gelir inişten
Her yanları gözükmüyor gümüşten hey
Sinanoğlu kale yapar taş ilen of
Gözlerim doldu kanlı yaş ilen of

TÜRKÜ
Akseki
Sabahleyin seher vakti geçen yolcular
Avullu'da tuzak kurmuş avcılar
Ben diyar-ı gurbete gidiyona
Sılayı, vatanı terkediyorum.
Aydın içine gideli tam yedi yıl oldu
Diktiğin Ağaçlar meyveye döndü
Seninle gidenler Sılaya döndü
Tez gel ağam tez gel bayram geliyor
Eller sevdiğine neler alıyor.
Ağamın saçları burma burma
Bir teli ibrişim, Bir teli sırma
Mevlayı seversen gurbette durma,
Sözünde dur sakın olma yalancı
Beni komşulara etme dilenci

MENEVŞESİ TUTAM TUTAM
Menevşesi tutam tutam
Arasına güller katam
Nice gurbet elde yatam
Sen gel menevşeli gelin
Gelin gelin allı gelin
Al yanağı ballı gelin
Gelin gider su doldurur pınardan
Yıllar geçti haber gelmedi yardan
Menevşe buldum derede
Sordum evleri nerede
Üç - Beş güzel bir arada
Sen gel Menevşeli gelin
Gelin gelin allı gelin
Al yanağı ballı gelin
Gelin gider su doldurur pınardan
Yıllar geçti haber gelmedi yardan

KIZILCIKLAR ÇİÇEK AÇTI
(Elmalı) Mehmet Tetik
Kızılcıklar çiçek açtı
Hovardalar bayrak açtı
Benim yârim Bursa'ya kaçtı
Yar başıma neler açtı
Camilere Hu geldi
Çeşmelere su geldi
Ben yari görünce
Aklıma neler geldi.
(Aklıma kumrum geldi)

BİRİNİ YAVRUM BİRİNİ
(Akseki) Nimet Balkan
Birini yavrum birini
Öldüm de sürünü sürünü
Takıver de zilin birini
Öt benim garip bülbülüm, palazım
Yine benim gönlüm sendedir sende
Beslemeli yağlık eldedir.

Hekisin yavrum hekisin heki
Meydanda bülbül şakısın, şakısın
Takıver de zillerin ikisin, ikisin
Öt benim garip bülbülüm, palazım
Yine benim gönlüm sendedir sende
Beslemeli yağlık eldedir.

Merdini de yavrum merdini,merdini
Kimbilir kimin derdini derdini
Takıver de zilin dördünü dördünü
Öt benim garip bülbülüm, palazım
Yine benim gönlüm sendedir sende
Beslemeli yağlık eldedir.

İNDİM ÇEŞME TÜRKÜSÜ
İndim çeşme akmıyor
Yar yar aman
Yar yüzüme bakmıyor.
Yar yar aman

Hep çiçekler açılmış,
Yarim gibi kokmuyor
Yarim gibi kokmuyor
Yar yar aman

ANTALYA TÜRKÜSÜ
Güfte ve Beste : Ahmet Gazi AYHAN
Bülbülü tuttum gül dalına bağladım
Bülbül feryat etti, ben de ağladım..
Derler bize ne derler, ne derlerse desinler
O dilleri yesinler, Antalya 'ya gitsinler,
Tophane 'de gezsinler, Karaalioğlu'nda içsinler.
Sularına parklarına, bayıldım;
Eşi olmayan Antalya 'dan ayrıldım.
Derler eller bize ne derler, ne derlerse desinler,
Tophane 'de gezsinler, Karaalioğlu'nda içsinler.
Kız saçını örüm örüm ördürme
Sonra sana Antalya'nın güzeli derler.
Derler eller bize ne derler,
Ne derlerse desinler,
O dilleri yesinler, Antalya 'ya gitsinler,
Tophane'de gezsinler, Karaalioğlu'nda içsinler.

ALANYA ŞARKISI
Arif Düştü Görgün
Akdeniz 'de parlayan
Bir incisin Alanya,
Eşin yoktur dünyada.
Birincisin Alanya.

Yemyeşildir her zaman
Bahçelerin bağların,
Gözü gönlü doyurur.
Zümrüt yalçın dağların.
Kumsalını okşayan.
Akdeniz'in dalgası
Gönlü saran sihirli.
Birer füsun halkası.

Seni gören her gözden,
Hayalin hiç silinmez,
Bu ne füsun, ne sihir.
Ne kuvvettir bilinmez.

Eşsiz güzelliğinle,
Bir tanesin Alanya,
Tabiatın şiirine
Bir hâlesin Alanya.

KINA GECESİ TÜRKÜLERİ
KINACILAR ÇAY BAŞINA DİZİLDİ
Kınacılar Çay başına dizildi
Yeşil kınam altın tasda ezildi
Kınayı görünce benzim bozuldu
Ağla ana, ağlamanın günüdür

Ocağımızın taşı kara
Yüreğimin başı kara
Sabahleyin kalk da anam
Kızım diye, yerim ara

Al kekliğim seke seke
Boğazımda gümüş halka
Ben evimden ayrılmazken
Ayırdılar çeke çeke

Evimizin önü marul
Sular akar harıl harıl
N'olur anam, gel bir daha
Kızım diye bana sarıl

ANTALYA'DAN ALDIM KINAYI
Antalyadan aldım yaprak kınayı
Bezirgan'dan aldım ballı hurmayı
Yakma yengem yakma, sen bu kınayı
Yaktığın kınaya pişman olursun

Gözümün sürmesin kömür etmeyin
Elimin kınasını çamur etmeyin
Onbeşlik kızım gelin etmeyin
Yaktığın kınaya pişman olursun

KINA KARILIR TASDA
Kınası karılır tasda
Oğlan evi pek havasda
Kız anası kara yadsa
Yarenim, kınan kutlu olsun
Orda dirliğin tatlı olsun.
(Kavuştak)

Tuz kabını tuzsuz koyan
Koca evleri ıssız koyan
Anasını kızsız koyan
Yarenim ... (Kavuştak)
Ana hamama vardın mı ?
Yunduğun yeri gördün mü ?
Şimdi kıymetin bildin mi ?
Yarenim .. (Kavuştak)

Atlayıp geçer eşiği
Sofrada kalır kaşığı
Gelin evlerin ışığı
Yarenim .. (Kavuştak)
Kaya dibi karıncalı
Yanı çifte görümceli
Hem dayılı, enişteli
Yarenim ... (Kavuştak)

Gel kuzucuğum gel, kınalar yakayım
Ak mermer üstüne pekmez dökeyim
Git de, ben burada hicran çekeyim
Annesini koyup giden nazlı kuzular

ACILI TÜRKÜLER (AĞITLAR)
Ölüm karşısında veya sevgili bir varlığını kaybetmesi sırasında insanın içine girdiği bunalım, koku, telaş ve heyecan sırasında, üzüntülerine, yakarışlarına, talihsizliklerini düzenli veya düzensiz lirik ezgilerle anlatım şekline ağıt denir.

Ağıt, genellikle kadınlar tarafından söylenmektedir. Ağıt söyleyecek kadının önüne ölen kişinin çamaşırlarının bulunduğu bir bohça konur. Her kadın ağıtını, ölen kişinin çamaşırlarından birtanesinin eline alarak söyler. Daha sonra bohçayı bir başka kadının önüne sürer. Böylece çevresinde toplanmış bulunan kadınların ağlamasına da yardımcı olur.

Bu ağıtlarda, ölenin ailede toplumda bıraktığı boşluk; beraber geçirilen hoş günlerin hatıra getirilmesi gibi konular işlenir, Ölen küçük bir çocuk ise, o zaman ağıt daha çok ninni şeklindedir. (Bk. Elif Bacı Ninnisi)

ANTALYA AĞITLARI

ELİF BACI NİNNİSİ
Elif Bacı, Göktepe Yaylası'nın en güzel kadınıydı. Kocası askere gitmişti. Kundağındaki oğlu Ali ile obada yalnız başına kalıvermişti. Göktepe Yaylası'na güz geldimi, göç başlar. O yılın güzünde de, konu komşu hep beraber göçe hazırlanıyordu. Sabahın tez vaktinde yola çıkacaklardı. Elifte gözü olan Çil Hacı, bunu fırsat bildi. Elife bir oyun etti. Kara bulutlara bakıp bakıp,

"Sağanak bastırsa, halimiz nice olur" diye obayı geceden göçürdü. Elifi yaylanın başında yalnız koydu. Niyeti kötüydü. Elifin sabah tez vakit, oğlunu alıp garip başına yollara düşeceğini biliyordu. "İşte o zaman.." diye, bıyık altından gülüyor, ellerini oluşturuyordu Çil Hacı.

Elif Bacı, sabah obanın göçtüğünü görünce şaşkına döndü. Başına bir iş geleceğini sezdi. Olsa olsa Çil Hacı'nın oyunuydu bu. Anlamakta gecikmedi.

Yükünü, sarı deveye vurdu. Ali'nin kundağını, beşiğini de­venin üstüne sardı. Kendi önde, devesi arkada, bayırdan aşağı vurdu, yürüdü. Irz düşmanı Çil Hacı'nın eline düşmemek için gittiği yol, başka bir yoldu. Bir yandan gök gürlüyor, bir yan­dan da deli dolu yel savuruyor, bir yandan dizine koymayan çalı-çırpı, diken her yanını çizip kanatıyordu. Elif Bacı, Ali'­nin beşiğine bir göz atıyor, "Dayan yavrum..." diyordu ama, onu can evinden vuran acı gerçeği nice sonra fark etti. Ali'nin sesi soluğu çıkmıyordu. "Acep nesi var?..." diye sarı deveyi çöktürünce bir de ne görsün?

Beşik boş...

Hemen yükünü derede, deveyi bayırda bıraktığı gibi, gel­diği yollardan çılgın gibi geri dönüverdi. Kara bulutlar patladı. Yağmur boşandı. Elif Bacı dövüne dövüne Ali'yi arayıp buldu ama, nafile....

Kundağı bir dala asılmış, körpecik vücudunu akbabalar çoktan paylaşıvermişlerdi.

İşte Elif Bacı Ninnisi, bu acı olayın üzerine yakılmış bir ağıttır.

1)
Sarı çizmem elimde kaldı
Iltarımı sorman belimde kaldı.
Allahım bebek Ali'mi aldı.
Ben Ali'mi dalda koydum da nenni...
Gözlerimi yolda koydum da nenni...
Allahından bul emi Çil Hacı,
Neme gerekti, o gün Pazarcı?
Oğlunu verdi de, namus vermedi Elif Bacı.
Ben Ali'mi dalda kodum nenni.
Gözlerimi yolda kodum da nenni...

2)
Bir ananın ölen çocuğu ardından yaptığı yas
(Ormana Kö­yü - Akseki)

Ağlarım oğlum özümden
Esme esen, yağma yağmur
Kanlar domurdu gözümden
Koz dibinde Esadım var
Ben de ayrıldım Allahım
Hoşundu tifo derdi hoşundu
Pek çok sevgili kuzumdan
Gel git yavrum ayakların üşüdü
Pek sevdiğim bal bülücüm
Hepisinin içinde sevgisi baş idi.
Yanakları al bülücüm
Anan sensiz duramayacak
Öpmeye kıyamazken
Oyalanma gel bülücüm
Sevmeye doyamazken
Yitirdim güzel bülücüm
Toprağa döşediğim bülücüm.
Deydi mi ki nazar bülücüm
Durmaz anan aklını bozar bülücüm.

3)
Gelin kız kardeşe ağıt:

Ah'!.. Ah!..
Çattılar kazan taşını
Bozdular gelin başını
Ayırdılar benden kardeşimi
Sala sesini duydunuz mu?    

Beni nere teslim ettin
Ufacıkken boynumu büktün
Kaybettiğim benim anam
Gayri ana dayanamam
Şimdiden sonra halim yaman.

Bir gelin yitirdik gördünüz mü?
Kardeşimden ayırmaya kıydınız mı?
Yorumdum dostlar yorumdum            
Çifte kurşunla vuruldum
Kardeşimden ayrıldığımdan
Ben kaderime darıldım
Bir gelin yitirdik gördünüz mü?
Kardeşimden ayırmaya kıydınız mı?

4)
Başka bir ağıt:
Öldüm Allah yana yana
Çıktığım merdiveni ine ine
Ben bu kaderi ne işleyeyim

5)
Eşini askerde kaybeden bir kadının ağıtı:
Yukarı mahallede yanan evim
Bitlis'teki kalan beyim
Sandıkçı Ahmet benim beyim
İstanbul'un baş ustası
Olmuş Bitlis'in hastası
Askerde kalan beyim
İrafa kabımı dizemedim
Orta yere kilim yazamadım
Yük yığıp karşında bakmadım
Eline bir su dökemedim
Eline peşkir veremedim
Çarşıya yollayıp ardından
Bakamadım beyefendim.

6)  
Annesini kaybeden bir kızın ağıdı.
Ana deyen yorulur mu?
Karlı dağlar ayrılır mı?
Hiç anasız durulur mu?
Durmam anam durmam
Kalkıp ben ele varamam
Gayri ben seni göremem
Ben anasız kuzu oldum
Anam öleli sarardım soldan
Övey ananın elinde
Ben de köşelerde kaldım
Anacığım beni kime koydun gittin
Beni nere teslim ettin
Ufacıkken boynumu bükün
Hüseyin ÇİMRİN'in Antalya Folkloru ( Akdeniz Kitabevi ) adlı kitabından alınmıştır.